Bir gün Facebook sahiplendiren sayfalarından birinde Cookie
’nin ilanını gördüm.1-2 yaşlarında barınaktan salınmış, parkta bulunan kulağı
küpeli üzgün bir golden. Bahçeli’de parkta köpeklerini gezdirirken bulan bayan,
çevredekilerin eziyet ettiğini görünce dayanamayıp evine almış sahip arıyordu.
Öyle üzgün öyle harap görünüyordu ki aklım gitti, hemen aradım akşama gelir
alırım dedim. Eşime söyledim, alma maddi durum sıkışık ona maddi güç gerekir,
köpek dediğin çok ilgi ister, bir yere bırakamayız, zaten bir de kedimiz var tatil
planı bile yapamayız dedi. Söylediklerinin hepsi doğruydu, peki ben dinledim
mi? Hayır! Gittim aldım, baktım ufacık bir kız, uysal mı uysal sevimli mi
sevimli dedim ben bunu yerim. Eve
getirdim kızılca kıyamet koptu. Eşim beni onu dinlememekle, sorumsuzlukla ve olgun
davranmamakla suçladı. Hayatımızın çok zorlaşacağı belliydi ama ben
kararlıydım. Bu çocuk sokağa dönmeyecekti. Allahtan bir iki hafta geçince evde
herkes birbirine alıştı.
Cookie sevimliliğiyle, tatlılığıyla kendini bizlere
sevdirdi, bizim bir evladımız oldu. Yaklaşık iki yıldır bizimle, iki yıldır
anti depresan kullanmıyorum. Tanıdığım
en obur çocuk. Şu hayatta en çok sevdiği şey yemek, işin kötüsü köpekler
yedikten 4 saniye sonra yediklerini unutuyor. Yemeği biter bitmez gözü başka
mamalara düşüyor! Bize ilk geldiğinde
kötü yaşam koşullarından ötürü cildinde uyuzu vardı, insanlara güveni çok
kırılmıştı, her şeyden korkuyordu ve çişini eve yapmaması gerektiğini
bilmiyordu. Altı ay eve çiş yaptı. Sürekli halı yıkatıyorduk. Halıları
kaldırdık ama kış mevsimiydi ve zor oluyordu. Tam Ankara ‘da öğrendi,
İstanbul’a apartman dairesine taşındık. Evimde üzerine çiş yapılmamış hiç halı
yok, hatta sürekli halılarımızı yıkamaktan usanan halı yıkamacı bana artık
yenge diyor! Artık halı sermekten vazgeçtik. Cookie eve ve yeni rutine
alıştıkça durum giderek daha iyileşti ve yaklaşık üç aydır sorun yaşamıyoruz.
Bir köpek sahiplenmek maddi- manevi ciddi bir yük. Köpekler hem
masraflı hem de ilgiye -sevgiye her daim aç hayvanlar. Mamanın en iyisini
vermeniz gerekiyor. Tüm aşılarını yaptırmanız gerekiyor. Her gün sabah ve akşam
gezdirmeniz gerekiyor. Asla iş çıkışı direkt bir yerlere gidemiyorsunuz. Eve gidip,
onu doyurup, gezdirip öyle çıkabiliyorsunuz. Sonra İstanbul da köpeğin çiş
yapabileceği ufacık bir toprak parçası bulmak bile zor. Dahası Türkiye’ de
sürekli saldırgan komşulara, akrabalara rastlıyorsunuz. Evinizde melek
olmayacağını filan söylüyorlar ve evinize gelmek istemiyorlar. Yolda yürürken
bile saldırıya uğrayabiliyorsunuz. Gitmek istediğiniz çoğu yer evcil hayvan
kabul etmediği için yürüyüş sonra bir soluklanayım diye oturmak istediğiniz
çoğu yere alınmıyorsunuz.
Köpek bakarken karşılaşılan en büyük zorluklar tatil döneminde yaşanıyor. Tatilde köpeğinizle
birlikte gitmek yurt içinde uçakla zor olduğundan arabayla gitmeniz gerekiyor
ki bu çoğu durumda daha masraflı ve yorucu oluyor. Üstelik köpek kabul eden
otel bulmak da gerçekten zor. Köpek kabul ettiğini söyleyen ancak gidince
sürekli zorluk çıkaran pek dürüst olmayan oteller tatilinizi berbat edebiliyor
(kişisel tecrübem). Köpeği bırakmak daha kolay olsa da bu sefer de nereye
bırakılacağı kaygısı başlıyor. Aslında veterinerler günlük 40-50 TL arası köpek
misafir ediyor. Bunun yanı sıra - biraz daha pahalıca olsa da- çok fazla köpek
oteli bulunuyor. Ancak bu zaten aylık
200 TL ye mal olan köpek bakımına ilave masraf demek. Bu tutarı sağlamak
özellikle sık sık tatile çıkıyorsanız sizi zorlayabiliyor. O zaman devreye
ailenizi- arkadaşınız filan sokmanız gerekiyor ki köpeklerde eve çiş yapabilme
gibi sorunlar olduğu için gönüllü bakıcı bulmak baya zor oluyor. Yani yazın
köpek sahibi olmak bu anlamda yorucu olabiliyor.
Ancak tüm bu güçlükler Cookie’nin bize kattığı mutlulukla
karşılaştırıldığında pek küçük, pek önemsiz kalıyor. Biliyorum eski sahibi onu
bu gibi nedenlerle sokağa attı. Köpek sahibi olmak gerçek bir sorumluluk ve
etrafınızdaki hiçbir şey onu daha kolay hale getirmiyor aksine zorlaştırıyor. Ama
bizim için o mutluluk kaynağımız. İki çocuğumuzdan büyük ve çişli olanı :). Çocuk sahibi olduğumuzda da bizimle olacak. Çocuğumuz da onu çok sevecek, dünyada yalnız olmadığımızı, hayvanlara ve doğaya sevgiyi görerek büyüyecek. Ömrü ne kadar yeterse o kadar bizimle olacak. Her akşam eve girmeden bir dakika önce kapının önünde hazır bekleyen; içeri girince sevinçle zıplayıp elimi yalayan; sarılalım deyince hala küçük bir yavruymuşcasına kucağıma yatmaya çalışan tüylü bebeğim benim. Bir köpek sizi sizin onu sevdiğinizden çok daha fazla ve büyük bir tutkuyla sever. Onun annesi, babası, patronu, tek aşkı, bebeği biziz. O yüzden bir köpeğin sevgisini ve ilgi ihtiyacını anlamak çok önemli. Eğer onu anlar ve hayatınızı onunla yaşamınızı kolaylaştıracak şekilde düzenlerseniz dünyanın en sadık ve tatmin edici dostluğunu sevgi bağını elde etmiş olursunuz. Şimdi böyle yazıyorum ya onadan uzakta, bi özledim ki anlatamam. Güzel suratı, ifadesi, kokusu burnumda tüttü birden . Eve
gidince ıslak burnunu öpücem!
Sevgiyle kalın, bu ister insan sevgisi olsun, ister çiçek sevgisi ister hayvan sevgisi. Siz yeter ki kalbinizi sevgiye açın <3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder