İşin aslı bu ayrışmalardan, bölünmelerden çok sıkıldım. Ülkemizde giderek artan kutuplaşma insanların birbirlerini belli kalıplara sokmaya çalışmasına, anlamak yerine bizden-bizden değil sınıflandırmasına neden oluyor. Bu durum özellikle benim gibi ne içindesindir çemberin ne de dışında insanlarını fena halde zor durumda bırakıyor.
Ben Allah inancı olan bir Müslüman’ım. Ramazan’ın gelmesini heyecanla bekler, muhteşem iftar davetleri verir, paramız olmasa bile fitremizi ödemeye dikkat eder, her Kurban Bayram’ında gerekirse ek hesaba girer kurbanımızı keserim. Bunların hepsine bayılırım. Lakin ne namaz kılarım, ne başörtülüyüm ne de kadının yerinin evi olmasını savunurum. Ama Kuran-ı Kerim’de geçen her şeyin doğru ve aksi iddia edilemez olduğunu sadece benim uygulamadığımı-uygulayamadığımı düşünürüm. Tam tersi alkol kullanır, kadın erkek dans etmeyi, bikiniyle denize girmeyi, kadının bağımsızlığını, eşcinsel özgürlüğünü, evlilik dışı ilişkiyi vs. savunurum. Evimde her daim kedi- köpek bulunur ve bunun evime melek girmemesine neden olacağı söylemini aşırı saçma bulurum. Hem meleğin benim evimde işi ne? Her daim oradalarsa baya müstehcen şeyler de görüyor olmalı... Stalker gibi bir şey mi melekler? Hadi evdeler diyelim; o kadar ahlaksızlık, hırsızlık, yalan dolana geliyor da kedi köpek olunca mı gelmiyor? Meleklerin de tek derdi kedi köpekti…
Bunların bir kısmının İslamiyet’te yeri olmadığını bilirim, bir kısmının da yobaz çevirilerle manipulatif şekilde yorumlandığını düşünürüm. Doğru ya da yanlış. So what? Herkes dinini anladığı ve yaşamak istediği gibi yaşar ve kimseye de hiçbir şey söylemek düşmez. Herkesin mezarı ayrı, amel defteri ayrı. Yani başka insanların inancını ya da inançsızlığını istediği gibi yaşayabilmesini savunurum.
Ne AKP’den haz ederim ne CHP’den. Uzun süre Ankara’da siyasi partilerle çalışmış ve ODTÜ’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okumuş biri olarak siyasetin idealist nedenlerle değil dünyevi menfaatlerle yapıldığını, çoğu partinin ideolojileri konusunda tutarlı ve samimi olmadığını bilirim.
Bugünlerde ne zaman birine inançla ilgili görüşümü söylesem, AKP’li mi olduğum soruluyor. Yaşamla, özgürlüklerle ilgili bir yorumda bulunsam CHP’li olduğum düşünülüyor. Neden insanları kategorize etmek için bu kadar hevesliyiz? Kişilerin belirlenmiş kutuların dışında düşünebileceğini yaşamak isteyebileceğini neden kabullenemiyoruz? Çünkü öylesi kolay. Bundan acayip baymaya başladım.
Buradan halka seslenmek istiyorum: Eyy insanları sınıflandırmayı seven kardeşlerim, insanları siyah-beyaz, iyi-kötü, dindar-dinsiz diye ayırmak yanlıştır. Her siyah-beyazın içinde biraz gri, her iyinin içinde biraz kötülük, her inançsızın içinde biraz inanç vardır. İktidar sahipleri muhalefet partinin güçsüz olduğunu bilerek kasıtlı olarak bölüyor toplumumuzu, dindarlar bana oy verir dinsizler muhalefete demeye getiriyor. Bu iktidar oyunlarına alet olmayın, bakış açınızı daraltmalarına izin vermeyin, ufkunuzu geniş tutun. İnsanı Yaratandan ötürü sevmeyi hatırlayın…
Hadi kalın sağlıcakla…
Merve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder