12 Eylül 2012 Çarşamba
Kebabkar Restoran
Uzun süredir yazmadığımı fark ettim. Ağustos ayı benim için çok sıkıntılı ve gereksiz bir aydı. Hem iş yeri çok sıkıntılıydı- patronum 2 ay önce verdiği yıllık iznimi iptal etmek istedi- hem hava çok sıcaktı hem de böyle üzerimizde bir ağırlık vardı. Hiç bir yerlere sığınamadım, daraldım bunaldım ama neyse ki bitti! Eylülse çok tatlı başladı, Hacettepe Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü'ne yüksek lisans kaydımı yaptırdım, kız kardeşim bir yıllık bir bekleyişin ardından İstanbul'da bir okula rehber öğretmen olarak atandı, erkek kardeşim bir Anadolu Lisesi'ne yerleşti, Erdem tatile gidip geldikten sonra biraz sakinleşti normalleşti, çok sevdiğim bir kuzenimin dünyalar tatlısı bir oğlu oldu, sonunda bir ev satın almaya karar verdik... Hep güzel haberlerle başladı yani :) İnşallah hep de böyle gider!
Gelelim Kebabkar Restoran’a… kız kardeşim atandığı haberini aldığında Ankara'da bizim yanımızdaydı, o sevinçle bizi yemeğe götürmek istediğini söyleyince hadi dedim bloglarda okuduğum Kebabkar 'ı bir deneyelim. Hep birlikte gittik. Mekân Çukurambar 'da Liva'ya gelmeden 20 metre önce sağda Erciyes Mandıranın yanında kalıyor. Yukarı salonları servise kapalıymış, içerisi de direk mutfak kısmına bakıyordu bu nedenle hava serin olmasına rağmen dışarıda oturduk.
Kebabkar tipik bir Antep restoranı, yöresel çorbalarıyla, kebabıyla ve katmeriyle dolu zengin bir menüsü var. Fiyatları Çukurambar seviyesinde, ne ucuz ne pahalı. Yediklerimize gelince: ortaya çiğ köfte, içli köfte, kuru patlıcan dolması, yuvalama çorbası ve fındık lahmacun istedik. Sizlere pek çok şey hakkında fikir verebilmek için üçümüzde farklı ana yemekler aldık.
Çiğ köfte-bir tabak 7 TL ve 9 tane falan geliyor- bol salçalı ve lezzetliydi. İçli köfteyi-adedi 3,5 TL- Erdem çok beğendi ama ben biraz yağlı ve tuzsuz buldum. Kuru patlıcan dolması- 5 adet 6 TL- iyi pişmişti güzeldi. Fındık lahmacun -2,5 TL- gerçekten fındık kadardı! Aslında tadı güzel ve oldukça inceydi ama avuç içi kadardı. Yuvalama çorbası-tam 10 yarım tabak 6 TL- ise tek kelimeyle harikaydı. Yarım porsiyonu bir çorba kâsesi dolusu geliyor ki gayet yeterli. Bol nohutlu, kuşbaşı etli ve minik köfteliydi, hem kıvamı hem lezzeti yerindeydi.
Ana yemek olarak ise Kuzu Kuşbaşılı Alinazik, Adana Kebap ve Karışık Izgara geldi. Dürüst olmak gerekirse etlerin hepsi çok iyi pişmişti. Hem yumuşacık hem de lezzetliydi. Adana Kebap Satır kıymasından yapılmıştı, bu konuda hassas olanlara biraz yağlı gelebilir ama ben çok beğendim. Ali Nazik’te kullanılan kuzu etleri çok lezzetliydi ancak salça sosu hiç yok gibiydi ve yoğurtta hafif ekşimsi bir tat vardı. Bunların dışında karışık ve Adana'nın yanında gelen bulgur pilavı sanırım dünden kalmıştı tadı bozuk gibiydi, kız kardeşim de ben de yiyemedik...
Yemeklerimizi yiyince üzerine restoranın spesiyali olan Katmer isteyelim dedik. Ama ustaları Gazi Antep'e gitmiş. O yüzden katmerleri yokmuş. Ben bu haber üzerine yıkıldım tabi çünkü katmerlerinin çok methini duymuştum ve mutlaka denemek istiyordum. Neyse bir daha ki sefere. Evet, bir daha giderim çünkü genel olarak keyifli ve lezzet dolu bir yemekti.
Restorana naçizane tavsiyelerim sezon ortasında eli yüzü düzgün tek oturma yeri olan üst katı kapalı tutmaması, fiyatı düşürelim diye kaliteden ödün vermemesi, ürünlerinin tazeliğine özen göstermesidir. Bir de Katmer ustalarını bir daha bir yere göndermesinler!
Geçtiğimiz günlerde bir de Tavacı Recep yaptık onu da bir ara yazacağım dostlar. Ancak ben de o restoran senin bu restoran benim gezerken iyice kilo aldım! Diyete girmeye karar verdim ama kendimde başlayacak kararlılığı bulamıyorum bir türlü… Geçmişte öyle çok diyete girip ikinci gün bıraktım ki… Sanki kronik geveze değil kronik şişkoymuşum gibi hissediyorum bazen… Gene dağıttım konuyu. Kebabkar önerilebilir bir restoran, daha iyi olabilir ama şu anda da kötü değil.
Gidiyorum ben, sağlıkla kalın!
Etiketler:
Ankara,
Çukurambar,
iftar,
kebabkar restoran,
kebap,
kronik geveze
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder